Loğoğlu, güvenlikli bölge için gerekli şartları ise şöyle sıraladı: Suriye devlet ve Hükümetinin rızası, Suriyeli muhalifler ile rejim arasında bir mutabakat ve BM Güvenlik Konseyi’nin kararı.
Loğoğlu, güvenlikli bölge tartışmalarıyla ilgili yazılı açıklama yaptı. Hükümetin Suriye politi ohio seo kasının ülkeyi savaşa sürüklediğini savunan Loğoğlu, “AKP’nin Suriye politikasında yaptığı hatalara her geçen gün yenileri eklenmekte ve olası yanlış kararların maliyetinin yüksek olacağına dair endişeler artmaktadır. Bu bağlamda, ülkemizdeki Suriyeli sığınmacılar konusunda Dışişleri Bakanı Sayın Ahmet Davutoğlu’nun açıklamaları yanıltıcı ve kaygı vericidir." diye konuştu.
Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun sığınmacıların sayısının yüzbini geçmesi durumunda Türkiye’nin, Suriye topraklarında güvenlikli veya tampon bölgeler oluşturabileceğinden bahsettiğini, bunun sanki Ankara’nın tek taraflı iradesine bağlı olduğu izlenimini verdiğini kaydeden Loğoğlu, açıklamasını şöyle sürdürdü: "Fakat Sayın Davutoğlu, halkımızı bu konuda da yanıltmaktadır. Koruyucu bölgeler oluşturulması düşüncesi ancak gerekli koşulların var olması halinde meşruiyet içerir. Son yıllarda Bosna Hersek, Irak, Sri Lanka, Ruanda gibi çatışma bölgelerinde 'güvenlikli' bölge uygulamaları yapılmıştır. 1940’larda Cenevre Sözleşmeleriyle başlayarak BM Mülteciler Yüksek Komiserliğinin (UNHCR) kurulmasından bu yana insan hayatını ve insan haklarını korumak maksadıyla çeşitli isimler ve düzenlemeler altında bu bölgeler denenmiştir."
"SIĞINMACILARIN SAYISI TEK BAŞINA BELİRLEYİCİ ÖLÇÜT DEĞİL"
Güvenlik bölgelerin oluşturulabilmesi için temel koşulların karşılanması gerektiğini vurgulayan Loğoğlu, "Sayın Davutoğlu’nun benimsetmeye çalıştığının aksine, sığınmacı veya yerlerinden edilmiş kişilerin sayısı bu tür bölgelerin oluşturulması için tek başına belirleyici bir ölçüt değildir. Çünkü güvenlikli tampon bölgelerin oluşturulabilmesi için uluslararası hukuk ve meşruiyet açısından Suriye bağlamında üç seçenek vardır: 1. Suriye devlet ve Hükümetinin rızası, 2. Suriyeli muhalifler ile rejim arasında bir mutabakat ve 3. BM Güvenlik Konseyi’nin kararı. Diğer bir deyişle, Türkiye’nin bu seçeneklere dayanmadan başlatacağı herhangi bir girişim meşruiyetten yoksun olacaktır. Daha da vahimi, böyle bir girişim fiiliyata taşınırsa, Suriye bunu egemenlik ve toprak bütünlüğüne karşı bir saldırı olarak nitelendirebilecek ve iki ülke savaş noktasına gelebilecektir." şeklinde konuştu.
Kategori : POLİTİKA