Türk rehine ile silah gölgesinde röportaj!

  • Ana Sayfa
  • Türk rehine ile silah gölgesinde röportaj!
Türk rehine ile silah gölgesinde röportaj!
Beyrut'ta 18 gün önce kaçırılan Aydın Tufan Tekin silahlar gölgesinde neler yaşadığını anlattı...Abone ol

18 günden bu yana Lübnan'da Mikdat Aşireti'nin elinde rehin tutulan Aydın Tufan Tekin AKŞAM'a konuştu. Silahların gölgesindeki bu görüşme sadece 8 dakika sürdü. Üstelik Türkçe değil, İngilizce...

28 yaşındaki  Aydın Tufan Tekin, toplantı için gittiği Beyrut'ta 18 gün önce Mikdat Aşireti tarafından kaçırıldı ve o günden beri de rehin tutuluyor.  Beyrut'a gitti ve Tufan ile röportaj yapmayı başardı.

İşte o röportaj ve öncesinde yaşananlar;

30 Ağustos günü Refik Hariri Uluslararası Havalimanı'na inerken, 15 Ağustos'ta Beyrut'a gelen Aydın Tufan Tekin'in de benim gibi iş için yolunun buraya düştüğünü ve kaçırıldığın cinsel takviye ı düşününce, kendimi çok da güvende hissetmedim. Buraya Mikdat Aşireti üyeleriyle görüşüp, Tekin'i görmek umuduyla geldim. Fakat beklediğim telefon gelip, görüşme kesinleşince 'Acaba?' diye de endişelendim... Sonunda kendimi toparlayıp, akşam saat 20:00 civarında Mikdat Aşireti Sözcüsü Mahir Mikdat ile Beyrut'ta kendisinin işlettiği El Noura Kafe'de buluştum ve devamında bu söyleşiyi yaptım.

Beyrut... Saat 22:30. Aşiretin isteği doğrultusunda cep telefonu, saat gibi bulunduğumuz yeri tespit etmekte kullanılabilecek her türlü elektronik eşyayı bırakıyorum.
Beni götürecek araca binmeden önce kafama geçirmem için siyah poşet uzatılıyor. Kafaya poşet geçirilmesi bana Irak'taki ABD askerlerinin Türk askerlerinin başına geçirdiği çuval olayını anımsatıyor ve 'klostrofobim var' diye itiraz ediyorum.

Söyleşiyi SKY TÜRK 360 için kameraya çekmek amacıyla benimle gelen Lübnanlı kameraman kafasına poşeti geçiriyor. Bense şalımla tüm yüzümü kapatmak şartıyla poşetten kurtuluyorum ve perşembe gecesi saat 22.45'te onların tahsis ettiği cipe binerek yola çıkıyoruz.
Bu sırada yolda 'Korkuyor musun?' diye soruyorlar. 'Zifiri karanlıkta, dünyayla iletişim kuramayacak halde bırakılmış, hatta 'endişe etmesinler' diye kendi aileme bile söylemeden geldiğim Beyrut'ta gözlerim kapalı bir şekilde, hiç bilmediğim bir yere ilerlerken en ihtiyacım olan soru bu!' diye geçiyor içimden ama 'Hayır, korkmuyorum' yanıtını veriyorum.
Sanıyorum 10-15 dakikalık bir yolculuk sonrası oldukça korunaklı bir yere giriyoruz. Hiçbir şey görmesem de, güvenlik kontrollerinden öyle olduğunu anlıyorum.
Arabadan tam inerken yine aynı soru: 'Korkuyor musun?'
'Hayır' diyorum, içeri giriyoruz.

Oldukça eski ve bakımsız bir yer burası... Solda Suriyeli rehineleri görüyorum. Avluda sıra sıra oturmuşlar, bir kısmı duvara bakıyor. Sonra bana, üzerinde ne yazdığını bilmediğim Arapça bir yazı önünde hazırlanmış koltuğa oturmam söyleniyor. Aynı anda 'Aydın Tufan' diye sesleniyorlar.

Aydın Tufan Tekin hazırlıksız yakalanmış gibi, şaşkın bakışlarla bitişikteki ilk odadan çıkıp yanımıza geliyor. İlk kaçırıldığında gördüğüm fotoğraflarından biraz farklı, dağılmış halde genç bir adam var karşımda... Bu hal beni de dağıtıyor...



Kategori : GÜNCEL